Benzerleri arasından tutarlı ve işleyen yapısı, düzgün türkçesi ile sıyrılsa da kulvarı belli bir kitap. Ortamları tasvir ederken, insanların duygularını aktarırken edebi bir dile kaydığı yerlerde zaman zaman beni gülümsetti.
Önemli bir döneme dair önemli bilgiler veriyor kitap. Okuyucuda merak uyandıracak şekilde olaylar sıralanmış, hoş da olmuş. Keşke şehit pilotlara daha fazla yer verilseymiş, yani insani hikayelerine. En azından birer fotoğrafları konulabilirdi. Özellikle Yüzbaşı Tuğrul Sezginler'e ayıp olmuş. Çünkü bu işin peşini bırakmayan kişi, onun gerçek bir kahraman olan ablası. Kadın yaşadığı şokun üzerine eczacılığı bırakıyor, uçak teknolojisi ve hukuk öğreniyor, asla yılmadan araştırıyor. Bir dedektif romanı gibi. Gerçeği öğrenmek için duyulan tutku. Beni en çok bu çarptı hikayede. Bir de Hanefi Avcı'nın iki sayfalık ifadesi. En çok macera ve komplo orada vardı çünkü.
Bu kitabın peşinden Saygı Öztürk'ün Ölüm Kuyuları diye bir kitabını okumaya başladım. O da Türkiye'nin karanlıkları hakkında bir gazetecilik kitabı. Ve onu okurken Cüneyt Özdemir'in kıymetini anladım. Çünkü Saygı Öztürk inanılmaz savruk, saçmasapan bir yapıda yazmış kitabını. Allah'ım ilaç için bir editör bulamamış mı? Onu da bitireyim, yazayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder